Çocukların Nörolojik (Beyin ve Sinirlerle İlgili) Hastalıklarında Kullanılan İlaçlar ve Yan Etkileri
Sevgili aileler, çocuğunuza nörolojik (beyin ve sinirlerle ilgili) bir hastalık tanısı konulduğunda ve ilaç tedavisi başlanmasına karar verildiğinde aklınızda birçok soru işareti belirebilir. İşte bu kitabın amacı sizin gibi çeşitli soruları olan, ilaç kullanımı hakkında bilgilenmek isteyen hastaları ve anne-babaları aydınlatabilmektir. Elbette ki tüm sorularınızın karşılığını burada bulamayabilirsiniz, bu soruları siz ya da çocuğunuz ile ilgili özel bilgileri doktorunuza danışmanız önerilir. Bu bölümde birçok sayıda ilaç ile ilgili bilgiler verilecektir. Siz kullanmakta olduğunuz ilaçla ilgili bilgiler içeren kısımdan yararlanabilirsiniz.
EPİLEPSİ HASTALIĞINDA KULLANILAN İLAÇLAR ve YAN ETKİLERİ
İlaç yan etkisi, bir ilacın kullanım amacı dışında kalan, istenmeyen etkileridir. Tüm ilaçların az ya da çok yan etkisi görülmesi nedeniyle ilaç kullanılırken ilaçtan elde edilecek fayda ve olası yan etkiler göz önünde bulundurularak ilaç kararı verilmesi önemlidir.
Yan etkilerin büyük kısmı kullanılan doz ile ilişkiliyken, bazı yan etkiler dozdan bağımsız olarak ortaya çıkar ve çoğunlukla alerjik yan etkilerdir. Bu nedenle epilepsi ilaçları düşük dozlarda başlanıp tedrici olarak artırılmakta ve ilaç yan etkilerinin gözlenmesi amaçlanmaktadır. En sık gözlenen yan etkiler uyku hali, baş dönmesi, dengesizliktir ve genellikle vücudun ilaca alışmasıyla birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer. Bu yan etkilerin geçmemesi durumunda hekiminizle görüşerek fayda / yan etki yönünden ilaçlarınızın tekrar değerlendirilmesi gerekebilir. Yan etkilerin geçmemesi halinde bazı durumlarda ilaç değişikliği yapılırken, bazı durumlarda ise nöbetlerin kontrol altına alınabilmiş olması göz önünde bulundurularak, yan etkinin kabul edilebilir düzeyde olabilmesi için doz ayarlaması yoluna gidilebilir.
Epilepsi hastalığının tedavisinde hedef, nöbet kontrolünü tek ilaç ve mümkün olan en düşük doz ile sağlamaktır. Tek ilaç ile nöbet kontrolünün sağlanması birçok hastada mümkün iken, bazı hastalarda çoklu ilaç kullanımına rağmen, nöbet kontrolü sağlanamayabilir. Bu durum ilaçların birbirleriyle etkileşmesine ve yan etkilerin daha fazla ortaya çıkmasına yol açabilir.
Epilepsi hastalığının tedavi süresi epilepsinin tipine göre ve hastanın durumuna değişkenlik gösterebilmektedir. Verilen ilaç tedavisini düzenli aralıklarla ve önerilen süre boyunca kullanmanız gerekmektedir. Ancak ilaçların bir takım yan etkileri olabilmektedir. Bu yazıda, epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkilerinden bahsetmeyi ve bu etkiler ile karşılaşmanız halinde, doktorunuzu bilgilendirip uygun şekilde davranabilmeniz için sizleri bilgilendirmeyi amaçladık.
ACTH (Synacthene depot ampul):
Bu ilaç özellikle spazm tipi nöbetleri içeren bir epileptik ensefalopati (ağır epilepsi) olarak bilinen West hastalığı ve ilaçlara dirençli epilepsi tedavisinde kullanılır. Kas içine uygulanır. Aşırı huzursuzluk, davranış değişiklikleri sık görülen yan etkilerdendir.
Bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olabilir. Bu nedenle bu ilacı kullanmakta olan çocuklarda enfeksiyonlar ağır seyredebilir. Bu nedenle, enfeksiyon belirtisi olan hastaların ACTH ile tedavisinin ertelenmesi gerekebilir. Tedavi esnasında hastaların enfeksiyondan olabildiğince korunması, enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıkması halinde de ailelerin tedaviyi düzenleyen ve takip eden hekimi bilgilendirmeleri uygun olacaktır.
Kan şekeri ve tansiyon yükseklikleri, ACTH tedavisi esnasında görülebileceğinden tedavi başlandığında ve devamında tansiyon ve kan şekeri ölçümleri önerilmektedir. Bu yan etkiler geri dönüşümlüdür. İlaç kesimi sonrasında sonlanır. Uzun süre yüksek doz ACTH kullanımı sonrasında kemik yoğunluğunda azalmalar ve kemik kırıklarına yatkınlık gözlenebilir. Bu nedenle, hastaları kemik metabolizma bozuklukları açısından izlemek uygun olacaktır.
ACTH’nin, mide-barsak sistemi üzerine bir takım yan etkileri vardır. Mide-barsak sisteminde kanamalara yol açabilmektedir. Hastanın kırmızı kan ya da kahve telvesi şeklinde kusması ya da siyah renkli dışkılaması halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurması uygun olacaktır.
Doza bağımlı olarak başta potasyum seviyesinde düşüklük olmak üzere, kanda dolaşan bazı maddelerin düzeylerinde dengesizlikler gözlenebilir. Kandaki potasyum seviyesindeki aşırı düşüklük, barsak hareketlerinin yavaşlamasına neden olabilir. Aşırı kusma, dışkılamanın durması ve dizleri karına çekerek ağlama ya da karın ağrısının varlığında da en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması uygun olacaktır.
ACTH tedavisi sonrası, beyinde küçülme, hücre kaybına bağlı olarak beyin içindeki odacıkların genişlemesi görülebilmektedir. Kalp kasında büyüme ve korneada (gözün saydam tabakası) opaklaşma, katarakt gelişimi ise ACTH’nin diğer olası yan etkileridir.
Valproik asid / sodyum valproat:
İştahta artış ve kilo alımı sık görülen yan etkilerindendir. Saç dökülmesi görülmesi halinde takip eden hekiminizi bilgilendiriniz. Bir ay süreyle kullanılan günde 5-10 mg biotin takviyesi sonrasında saç dökülmesi azalacaktır. Çift görme, bulanık görme, yüzde ve dudakta şişlik görülebilir. Bulantı, kusma ve kabızlık gibi mide-barsak sistemi ile ilgili yan etkiler görülebilir.
Polikistik over hastalığına yatkınlık, kız çocuklarında erkek tipi tüylenme görülebilmektedir. Bu bulguların varlığında mutlaka hekiminize başvurun. Geceleri idrar kaçırma durumu sıklaşabilir ya da ilk kez ortaya çıkabilir. Bu durumda gece yatmadan 3 saat önce sıvı alımının kısıtlanması uygun olacaktır. Buna rağmen devam etmesi halinde hekiminizi bilgilendiriniz. Valproik asid, tiroid fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir ve TSH olarak bilinen hormonun yükselmesine neden olabilir.
Kan hücrelerinde azalma, özellikle de kan pulcuklarında azalma, kanamaya yatkınlık ve karaciğer fonksiyonlarının olumsuz etkilenmesi görülebilir. Bu durum sıklıkla karaciğer enzimleri olarak bilinen AST ve ALT değerlerinin yükselmesi şeklinde karşımıza gelir. Çoğunlukla belirti vermez, laboratuvar incelemeleri esnasında karşımıza çıkar.
Çok nadiren valproik asid kanda amonyak yükselmesi ve bilinç bulanıklığına neden olabilir. Bu durum daha çok doğuştan metabolik hastalığı olanlarda ve 2 yaş altı çocuklarda görülebilmektedir. Valproik asid kullanan bir hastanın bilinç değişikliği ve/veya nöbet sıklığında artış gözlenmesi halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvurması uygun olacaktır.
Bir diğer nadir ama ciddi yan etkisi ise akut pankreatite (pankreas bezinin iltihaplanması) yol açmasıdır. Ciddi karın ağrısı ve kusma belirtileri olur. Bu durumda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanız ve valproik asid kullandığınızı belirtmeniz gerekir.
Gebelikte valproik asid kullanımı önerilmez. Bu ilaç anne karnında büyümekte ve gelişmekte olan çocuğun organ gelişimlerine olumsuz etki yapabilmektedir. Bu ilacın gebelik döneminde kullanılması ya da kullanım esnasında gebe kalınması durumunda bebeklerde kalıcı sakatlıklar olabilir. Bu nedenle gebelik planlayan doğurganlık çağındaki kişilerin bu fikirlerini doktorlarıyla önceden paylaşmaları gerekir. Gebe kalmadan önce ilaç değişimi ve sonrasında gebeliğin planlanması uygun olacaktır.
Valproik asid kullanması uygun görülen epilepsi hastası çocuklar için, ilacın düşük dozda başlanması ve yavaşça hedef doza çıkılması, bu esnada bahsedilen yan etkiler açısından izlemi önerilir. Tedavi başlanmadan önce ve sonrasında belirli aralıklarla tam kan sayımı, AST, ALT ve tiroid fonksiyon testleri yapılmalıdır.
Fenobarbital:
Özellikle bebeklik dönemi nöbetlerinde etkili olduğu bilinen bu ilacın sık görülen yan etkileri, huzursuzluk, aşırı hareketliliktir. Kabızlık, bulantı, kusma ve mide-barsak sisteminde rahatsızlık fenobarbital kullanımı sonrasında oluşabilir.
Zihinsel beceri düşüklüğü ise kullanım süresine göre bir araştırmada gösterilmiştir. Bir başka araştırmada ise fenobarbital kullanımı sonrasında zihinsel beceri derecelerinin etkilenmediği sonucuna varılmıştır.
Fenobarbital kullanan hastalarda, kan hücre değerlerinde düşüklük, karaciğer enzim düzeylerinin yükselmesi (AST ve ALT), düşük D vitamini düzeyleri görülebilir. Bu nedenle, belli aralıklarla tam kan sayımı, karaciğer enzim düzeyleri ve vitamin D düzeylerinin takip edilmesi uygun olacaktır.
Yanlışlıkla çok yüksek dozda fenobarbital alımı ise son derece tehlikelidir. Bu durumda sersemlik, göz bebeklerinin küçülmesi, gözlerde titreme, dengesiz yürüme görülebileceği gibi, hayatı tehdit edebilen durumlar olabilen solunumun yavaşlaması ve akciğer ödemi de görülebilir.
Karbamazepin:
Bu ilacın sık görülen yan etkileri sersemlik hissi, uykuya meyil, çift görme ve baş ağrısıdır. Bulantı ve kusma görülebilen diğer yan etkilerdir. Kan hücre serilerinin bir ya da bir kaçında (savunma hücreleri olarak bilinene lökosit, kan pulcukları olarak bilinen ve kanın pıhtılaşmasında rol oynayan trombosit, kırmızı kan hücresi olarak bilinen ve oksijenin hücrelere kadar taşınmasında rol oynayan eritrosit) düşme görülebilir. Nadiren aplastik anemi olarak bilinen kemik iliğinde üretilen tüm kan hücre sayılarında düşüklük gözlenebilir. Bu durum son derece nadirdir.
Kanda bulunan bir madde olan sodyum, karbamazepin kullanımı sonrasında düşebilir. Kandaki sodyum düzeyi bazen nöbete yol açabilecek düzeylere kadar düşebilmektedir. Karbamazepin, tiroid hormon seviyelerinde düşüklüklere yol açabilir. Bu nedenle belirli aralıklarla tiroid testleri, tam kan sayımı ve sodyum seviyeleri ölçümleri uygun olacaktır.
Yüksek dozlarda alımı halinde kalp ritim sorunlarına yol açabilir. Bu durumlar hayatı tehdit edebilmektedir.
Karbamazepin kullanımı esnasında müzikal seslerde anormal perde algısı görülebilmektedir. Bu nedenle müzikle yakın ilgilenen hastalarda ilk tercih olmaması uygun olabilir. Bunun dışında aşırı doz alımlarında işitme kaybı ve kulak çınlaması olabileceği bildirilmiştir.
Klonezepam:
Tüm nöbet tiplerinde etkili olan klonazepamın en sık görülen yan etkileri tükürük salgısında artış, uykuya meyil ve sersemlik hissidir. Uykuya meyil, ilacın başlangıcında ilk haftalar içinde daha sık görülmektedir ve zamanla çocuk bu yan etkiye bir miktar alışır.
Zihinsel becerilerde yavaşlama, solunumda yavaşlama, yürümede dengesizlik ve sarhoşvari konuşma ortaya çıkabilen yan etkilerdir. Duygu durumunda ani iniş çıkışlar, hafıza problemleri, baş dönmesi, kol ve bacaklarda istemsiz hareketler, davranış sorunları, huzursuzluk, aşırı saldırgan davranışlar, kaygı bozukluğu ve nadiren intihar düşünceleri görülebilir.
Bazen aşırı hareketlilik, yerinde duramama ya da kıpır kıpır olma durumu da gözlenebilir. Gece terörü olarak bilinen uyanıp ağlama, bu esnada yakınlarını tanımama, sabah uyandığında bu olanları hatırlamama durumu görülebilecek diğer yan etkilerdendir. Çift görme, anormal göz hareketleri, bulanık görme ve gözlerde titreme görülebilir.
Tükürük salgısının artması sonucu öksürük ve hırıltı görülebilir. Solunum zorluğu, eğer zeminde varsa astım atağının tetiklenmesi, kalpte çarpıntı hissi, el ve ayaklarda ödem (şişlik), saç dökülmesi, tüylenmede artış, idrara sıkışma hissi, kan hücre serilerinde azalmalar ve kaslarda ağrı görülebilir.
Ortostatik hipotansiyon olarak bilinen, ani ayağa kalkma sonrası tansiyon düşüklüğü durumu görülebilir. Karaciğer yetmezliği ve göz tansiyonunun yüksekliği durumlarında kullanılmaması gerekir.
Belirtilen yan etkilerden en sık görülenleri; tükürük salgısında artış, uyuklama, uykuya meyil ve sersemlik hissidir. Uyuklama ve uykuya meyil ilacın başlangıcında ilk haftalar içinde daha sık görülmektedir ve genellikle zamanla azalır.
Yukarıda sayılan diğer yan etkiler nadir olup kimde hangi düzeyde gözlenebileceğini öngörmek mümkün değildir. İlaç tedavisine başlanmadan önce bazı kan tetkiklerinin (Tam kan sayımı, biyokimya) yapılması ve ilacın düşük dozda başlanılıp yavaş yavaş arttırılması önerilir. Yan etkilerin yoğun yaşanması ve nadir de olsa ciddi yan etkilerin gözlenmesi halinde takip eden hekiminizi bilgilendirmeniz önerilir.
Klobazam:
Unutkanlık, dikkat eksikliği, zihinsel işlevlerde bozulma, yerinde duramama ve kıpır kıpır olma durumu, sinirlilik görülebilmektedir. Dengesiz veya sarhoşvari yürüme, mutsuz duygu durumu, intihar düşünceleri ve uyuklama görülebilir. Klobazam kullanımı esnasında gerçek ve gerçek olmayanı ayırt edememe durumu görülebilir.
Bulantı, kusma ve mide-barsak sistemini içeren kabızlık, iştah değişiklikleri gibi diğer yan etkiler gözlenebilir. Artmış karaciğer enzim düzeyleri ve kan hücre serilerinde düşüklük, klobazam kullanımı esnasında çok nadiren de olsa görülebilmektedir.
Bahsedilen yan etkilerden en sık görülenleri, uyuklama, uykuya meyil, halsizlik, davranış değişiklikleri ve sersemlik hissidir. Uyuklama ve uykuya meyil ilaç başlandığında ilk haftalar içinde daha sık görülmektedir ve zamanla bu yan etkiye bir miktar alışma olabilir. Diğer yan etkiler nadir olup, kimde nasıl bir yan etki gözlenebileceğini öngörmek mümkün değildir. İlacın düşük dozda başlanılıp yavaş yavaş arttırılması, özellikle ilk haftalarda önerilen sıklıkta kan testleri ile izlem önerilir.
Levetirasetam:
Levetirasetam son yıllarda üretilmiş yeni bir epilepsi ilacıdır. İlaç etkileşiminin az olması ve iç organlar üzerine yan etkilerinin az olması önemli avantajlarıdır. En sık görülen yan etkileri, bitkinlik, uykuya meyil, sersemlik hissi ve solunum yolları enfeksiyonlarına yatkınlıktır. Davranış bozuklukları, duygu durum bozuklukları, kaygı bozukluğu, intihar düşünceleri, dengesiz yürüme ve uykusuzluk görülebilmektedir. Nadir de olsa unutkanlığa yol açabildiği bildirilmiştir.
Bulantı, kusma, iştahta azalma ve kabızlık levetirasetam kullanımı sırasında görülebilmektedir. Nadiren levetirasetam kullanımı esnasında böbrek ile ilişkili bozukluklar görülebilir.
Levetirasetamın yan etkilerinin birçoğu özellikle doz artımı esnasında görülebilmekle birlikte, bir süre sonra bu yan etkiler azalabilmektedir. Bu yan etkileri yoğun olarak yaşayan hastaların bir kısmında B6 vitamini kullanımı fayda sağlayabilir.
Levetirasetam kullanan çocuklarda belirli aralıklarla tam kan sayımı ve böbrek fonksiyon testleri ile izlemi uygun olacaktır. Bunun dışında yan etkilerin yoğun olarak yaşanması ve intihar düşüncelerinin varlığı halinde, takip eden hekiminizi bilgilendirmeniz önerilir.
Topiramat:
Sık görülen yan etkileri iştahta azalma, kilo kaybı, zihinsel becerilerde yavaşlama ve böbrekte taş oluşumuna yatkınlıktır. Sersemlik, uyuşma hissi, duygu durum değişiklikleri de görülebilmektedir. Terlemede azalma ve bunun sonucu olarak sıcağa tahammülsüzlük ve hatta vücut ısısının yükselmesi görülebilir. Yüzde kızarıklık, davranış değişiklikleri, uykusuzluk, hafıza sorunları, idrar kaçırma, ciltte sivilcelenme, saç dökülmesi, vajinal kanama ve istemsiz kas kasılmaları görülebilir.
Bir karaciğer enzimi olan GGT’de artış, kan bikarbonat seviyesinde düşme, nadiren kanda amonyak seviyesinin yükselmesi, anemi ve göz tansiyonunda yükselme görülebilir. Göz tansiyonunda yükselme, gözde kızarıklık ve/veya bulanık görme ile belirti verebilir. Bu bulguların varlığında göz hekiminize başvurmanız gerekir. Göz tansiyonunuzun yükselmiş olduğunun tespiti halinde ise takip eden hekiminiz ile görüşmeniz uygun olacaktır.
Topiramat kullanacak olan hastalarda, ilacın düşük dozda başlanması ve yavaşça hedef doza çıkılması, bu esnada hastaların bu yan etkiler açısından izlemi önerilir. Tedavi başlanmadan önce ve sonrasında belirli aralıklarla kan bikarbonat, amonyak, GGT seviyesi, tam kan sayımı tetkikleri yapılması gerekebilir.
Vigabatrin:
Epileptik spazm nöbetlerinde etkili bir ilaçtır. Vigabatrinin, özellikle tuberosklerozis, West hastalığı gibi kontrol edilmesi zor epilepsi gibi durumlarda oldukça etkili olabildiği bilinmektedir.
Uyuklama, sersemlik hissi, unutkanlık, zihinsel becerilerde olumsuz değişiklikler, yürümede dengesizlik, depresyon görülebilir. Bulantı, kusma, karın ağrısı kabızlık ya da ishal gibi mide-barsak sistemi üzerine yan etkileri gözlenebilir. El ve ayaklarda şişlik, kilo alımı, idrar yolu enfeksiyonuna ve pamukçuk enfeksiyonuna yatkınlık görülebilir.
Önemli bir yan etkisi de göz üzerinedir. Görme alanında bozukluk yapabilir. Bu yan etki geri dönüşümsüzdür. Vigabatrin ile birlikte taurin kullanılırsa bu yan etkinin ortaya çıkma olasılığı düşer. Vigabatrin kullanımı esnasında çocuğunuzun göz hekimi tarafından takip edilmesi gerekir.
Etosüksimid
Bu ilaç en çok dalma epilepsisi olan çocuklarda kullanılır. Hıçkırık, mide rahatsızlığı, cilt döküntüsü, bulanık görme, baş ağrısı, kan hücre serilerinin bir ya da bir kaçında düşme gibi yan etkiler görülebilir. Bunun dışında depresyon, uyku bozuklukları, yerinde duramama ya da kıpır kıpır olma durumu, bitkinlik, konsantrasyon bozukluğu ve intihar düşünceleri gibi durumlar da görülebilir. Düşük dozlarda başlanarak yavaşça arttırılırsa bu tür yan etkiler daha az görülür. Bu yan etkilerin çoğu ilaç kullanımına başlandıktan sonra 1-2 hafta içinde kendiliğinden düzelir. Düzelmemesi veya intihar düşüncülerinin olması halinde takip eden hekiminizi bilgilendiriniz.
Lamotrijin
Cilt döküntüsü, denge bozukluğu, uyuklama, davranış bozukluğu, çift görme yapabilir. Bu ilaçla ilgili en ciddi yan etki Steven Johnson sendromu denen ağır cilt döküntüsü yan etkisini diğer ilaçlara göre daha fazla oranda gösterebilmesidir. Bu nedenle çok düşük dozlarda başlanır ve 2 ay kadar uzun bir sürede yavaşça arttırılarak istenilen dozlara çıkılır.
EPİLEPSİDE KULLANILAN İLAÇLARLA İLİŞKİLİ CİLTTE GÖRÜLEN YAN ETKİLER
İlaç alerjisi:
İlaç alerjileri, ilaçların uygun ya da düşük dozda kullanımından sonra bile ortaya çıkabilen, önceden öngörülemeyen bazı istenmeyen belirti ve bulgulardır. Bu bulgular basit bir cilt döküntüsü şeklinde olabildiği gibi, ne yazık ki iç organları etkileyerek hayatı tehdit edebilir. Alerjik ilaç reaksiyonların görülme sıklığı yaşla doğru orantılı olarak artar. Alerjik reaksiyon oluşturma sıklığı açısından epilepsi ilaçları, antibiyotikler ve ağrı kesici ilaçlardan sonra 3. sırada görülür. Bu nedenle epilepsi ilaçları kullanılırken, ailenin ve takip eden hekimlerin ilaç alerjisi açısından yeterli bilgi ve hassasiyete sahip olması gerekir.
İlaç alerjileri tanı, takip ve tedavi yönünden kolaylık sağlaması için iki gruba ayrılarak değerlendirilmektedir. İlk grup erken tip ilaç reaksiyonlarıdır. Bu grupta ilaç alımı ile reaksiyon oluşması arasında dakikalarla ifade edilebilecek kadar kısa süre bulunur. Genelde 1 saati geçmez. İlaç alımını takiben saatler içerisinde oluşur.
Bu yan etkiler arasında şunlar bulunur:
- Cilt döküntüleri: Ciltte kırmızı renkte, hafif kabarıklıklar görülür, sıklıkla kaşıntılıdır. Ürtiker (kurdeşen) olarak adlandırılır. Bazen sadece ciltte kızarma ve kaşıntı ile de ortaya çıkabilir.
- Şişlikler: Dudak, göz kapağı gibi daha ince deri kısımlarında oluşan ödem görülebilir. Anjioödem olarak adlandırılır.
- Solunum problemleri: İlaç alımını takiben ortaya çıkan inatçı öksürük, nefes darlığı, solunum sıkıntısı, hışıltı (nefes alıp verirken ıslık sesi duyulması) gibi belirtiler görülebilir.
Geç tip reaksiyonlar ise ilaç alımından saatler veya günler sonra ortaya çıkabilen yan etkilerdir.
- Cilt döküntüleri: Çocuklarda cilt döküntüleri çoğunlukla enfeksiyonlara bağlı görünmektedir. Fakat ilaç alerjilerinde de enfeksiyonlardaki gibi kırmızı noktasal döküntüler görüldüğü için, ilaç kullanan çocuklarda cilt döküntüsü olduğu durumlarda dikkatli olunmalıdır. Genelde küçük kırmızı döküntüler şeklinde başlayarak ilaç kullanımına devam edildikçe şiddetlenerek yayılan ve rengi koyulaşan döküntüler şeklinde görülebilmektedir. Bazen döküntüler fark edilip ilaç kullanımı bırakılsa da artarak ilerleyebilir. Bazen bu döküntülere ağız içi yaralar eklenebilir. Bazı durumlarda ise ciltte su toplanması şeklinde görülen ve cildin soyulmasına kadar ilerleyebilen daha ağır yan etkiler görülebilir.
- Tüm vücudu etkileyebilen belirtiler: İç organların etkilenmesiyle ortaya çıkan ve etkilenen organa göre bulguların farklılık gösterdiği durumlardır. Karaciğer etkilenmesine bağlı sarılık benzeri tablo, böbrek yetersizlikleri, ateş veya kan hücrelerinde etkilenme örnek verilebilir. Fakat bu durumlar çok daha nadir ortaya çıkmaktadır ve genelde döküntü oluştuktan sonra görülmektedir.
Teşhis aşaması:
İlaç alerjisi tanısına yönelik genel bir test yoktur. Tanı ve yapılacak tetkikler, aileden alınan ilaç ve belirti öyküsüne göre şekillendirilmektedir. Bu nedenle ailelerin gözlemi çok önem taşımaktadır.
- İlacın ne zaman alındığı, ne zamandır kullanıldığı, dozu, doz azaltma ve artırma durumu, kullanım sıklığı önemlidir.
- Belirtilerin başlangıç zamanı ve ilaç alımıyla ilişkisi sorulur. Belirtilerin seyri (azalma, artış, tekrarlayışı) öğrenilir.
- Kullanılan epilepsi ilacı dışında başka ilaç kullanımı (lüzum halinde alınan tek doz ağrı kesiciler, yeni başlanan antibiyotikler, uzun süredir kullanılan ilaçlar) sorgulanmalıdır.
- İlaç dışında alerjik yanıt oluşturabilecek ya da alerjiyi taklit edebilecek takviye gıdalar, arı sütü, polen, aktardan alınan bitkisel karışımlar bilinmelidir.
- Hastanın ilaçtan önceki alerji öyküsü, tanı almış alerjik hastalık veya tanısı konmamış tekrarlayan alerjik şikâyetlerinin olup olmadığı sorulur.
- Enfeksiyon hastalıkları esnasında benzer döküntüler olabileceğinde ateş, halsizlik, grip belirtileri araştırılmalıdır.
İlaç alerjilerinin sık görüldüğü epilepsi ilaçları:
En sık karbamazepin, fenobarbital, lamotrijin ve fenitoin ile ilaç alerjisi görülmekle birlikte tüm nöroloji ilaçlarında alerjik reaksiyon gelişme riski bulunmaktadır. Epilepsi ilaçları kullanımı sırasında geç tip reaksiyonlar daha sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Geç tip reaksiyonlar ileri yaşlarda daha sık ve ağır olmaktadır. Bu geç reaksiyonun oluşumunda genetik yatkınlık olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır.
İlaç alerjisi ile karşılaşıldığında yapılması gerekenler:
İlaç alerjisinden şüphelenildiğinde bulgulara göre gerekli görülen testler planlanabilir. İlk adımda şüpheli ilaç kesilir veya uygun durumlarda ilaç değişikliğine gidilir. İlaç kesme, ilaç değişikliğine gitme kararı doktorunuz tarafından yapılmalıdır. Ailelerin kendi müdahalesi nöbetlerin tekrar ortaya çıkmasına veya alerji tanısının zorlaşmasına yol açabilmektedir. Mümkünse döküntülerin fotoğrafları çekilerek en kısa sürede doktorunuza veya en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanız önemlidir. Doktorunuz şikâyetlerinizi değerlendirdikten sonra ilaç değişikliği veya ilaçlara ara verme kararı verebilir. Uygun gördüğü tetkiklerinizi yapabilir ya da ileri bir tarih için alerji testlerinizi planlayabilir. Hafif vakalarda ilacın kesilmesi yeterli olabilirken orta ve ağır vakalarda alerjiyi baskılayacak ilaç tedavileri uygulanır. Bir ilaç ile alerjik reaksiyon yaşanması başka ilaçlarda da reaksiyon olacağını göstermez. Gerekli hassasiyet gösterilerek uygun tedavinin planlanması mümkündür.
ÇOCUK NÖROLOJİ BÖLÜMÜNDE KULLANILAN DİĞER İLAÇLAR
Tizanidine (Sirdalud):
Bir kas gevşeticidir. Çocukluk çağında serebral palsi (beyin felci) sonucu kas katılığı durumlarında kullanılır. Sık görülen yan etkileri halsizlik, uykuya meyil ve sersemlik hissidir.
Diğer sık görülen yan etkiler ise; tansiyon düşüklüğü (kişi bunu bitkinlik, göz kararması olarak hissedebilir), ağız kuruluğu ve yorgunluk hissidir. Kabızlık, kusma, bulanık görme, soğuk algınlığı benzeri belirtiler (burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısı gibi), enfeksiyona yatkınlık gibi durumlar görülebilecek nadir yan etkilerdir.
Trihexyphenidyl (Artane):
Hareket bozuklukları özellikle istemsiz kasılmaların tedavisinde etkili bir ilaçtır. Sıklığı net olmamakla birlikte, halüsinasyon (gerçekte olmayan şeyleri duyma ya da görme), parotis bezinin (yanak bölgesinde bir tükürük bezi) iltihabı görülebilir. Parotis bezi iltihabı; yanak bölgesinde şişlik, kızarıklık ve ağrı ile belirti verebilir.
Barsak hareketlerinin azalması ortaya çıkabilir. Genellikle kusma, dışkılayamama, şiddetli karın ağrısı şeklinde belirti verir. Böyle bir durumda sağlık kuruluşuna başvurmanız gerekmektedir.
Deride sıcaklık, kuruluk ve kızarıklıklar gelişebilir. Akciğer salgılarında ve ağızda kuruluk olabilir. İdrar yapma ve boşalma gecikebilir. İdrar yapamayan kişinin idrar torbası bölgesinde şişkinlik hissi ve hassasiyet olabilir. Nadiren kalpte ritim anormallikleri görülebilir.
Flunarizine (sibelium):
Flunarizine migren baş ağrılarının sıklığını azaltmada kullanılan bir ilaçtır. Migren baş ağrısı sıklığını azaltmada öncelikle tetikleyicilerden uzak durulması önemlidir. Bu tetikleyiciler genellikle açlık, uykusuzluk, bazı besinler (çikolata, kırmız şarap, peynir vs), stres ve aşırı yorgunluktur. Tetikleyicilerden uzak durulmasına rağmen sık migren atağı geçiren çocuklarda flunarizine kullanılabilir.
Sık görülen yan etkileri sersemlik ve bitkinlik hissi, kaygı hali, duygu durumunun depresif olması (mutsuzluk), uykusuzluk ya da uyku sorunları, baş dönmesi olabilir. Bazen istem dışı hareketler ortaya çıkabilir. İstem dışı hareketlerin ortaya çıkması halinde hekime başvurmanız uygun olacaktır. Kilo alımı, adet düzensizlikleri ve kanda prolaktin hormonunun yükselmesi gibi hormonal sorunlar ortaya çıkabilir. Kanda prolaktin hormonunun yükselmesi, memeden süt gelmesi şeklinde belirti verebilir. Mide yanması, iştahta artış, mide ağrısı, ağız kuruluğu ve kas ağrıları görülebilir. Bu yan etkilerin bir ya da bir kaçının yoğun hissedilmesi, zamanla daha az hissedilir hale gelmemesi gibi durumlarda takip eden hekiminize bilgi vermeniz uygun olacaktır.
Rekombinant interferon beta 1a:
Multiple sklerozis (MS) hastalığında atak sıklığını azaltmada kullanılan ve cilt altı enjeksiyon şeklinde uygulanan bir ilaçtır. Baş ağrısı, bitkinlik, karın ağrısı, depresif duygu durumu (mutsuzluk) ve sersemlik hissi en sık görülen yan etkileridir. Grip benzeri belirtiler görülebileceği için uygulama öncesi parasetamol alınabilir.
Kas ağrıları, üst solunum yolları enfeksiyonu, ateş yüksekliği, göğüs ağrısı, dengesiz yürüme, uyuklama, eklem ağrıları, göz kuruluğu, idrar kaçırma, sık idrara çıkma, enjeksiyon yerinde ağrı, şişlik, kızarıklık görülebilecek diğer yan etkilerdendir. Bu yan etkileri yaşam kalitenizi olumsuz etkileyecek şekilde yaşamanız halinde hekiminize başvurmanız ve onu bu konuda bilgilendirmeniz uygun olacaktır.
Kandaki savunma hücrelerinin düşmesi, kansızlık, cilt ve gözlerde sarılık, tiroid fonksiyon testlerinin anormalliği gibi yan etkiler olabileceği için hastaların belirli aralıklarla tam kan sayımı, karaciğer enzimleri (AST, ALT), bilirubin düzeyleri ve tiroid fonksiyon testleri açısından takibi önemlidir.
KAYNAKLAR:
- Leung, D. (2010) Pediatric Allergy
- Mahmoudi M. (2008) Allergy and Asthma Practical Diagnosis and Management
- Saltık, S. Çocukluk Epilepsilerinde Tıbbi Tedavi, derleme, Epilepsi 2014;20(Ek 1):50-55
- Erdoğan FF. Yeni Antiepileptik İlaçlar, derleme,Epilepsi 2014;20(Ek 1):56-58
- Greenwood R. Adverse Effects of Antiepileptic Drugs ,Epilepsia 2000;41(suppl,2):42-52
- Swaiman K, Ashwal S, Ferriero D, Schor N, Finkel R, Gropman A, Pearl P, Shevell M. (2017) Swaiman’s Pediatric Neurology.
- Kashihara K, Imai K, Shiro Y, Shohmori T. Reversible pitch perception deficit due to carbamazepine. Intern Med. 1998;37(9):774-775. doi:10.2169/internalmedicine.37.774
- Abaci A, Saygi M, Yis U, et al. Metabolic alterations during valproic acid treatment: a prospective study. Pediatr Neurol 2009; 41:435.
- Pryse-Phillips WE, Dodick DW, Edmeads JG, et al. Guidelines for the Diagnosis and Management of Migraine in Clinical Practice. Canadian Headache Society [published correction appears in CMAJ. 1997;157(10):1354].CMAJ. 1997;156(9):1273-1287.[PubMed 9145054]
- Comi G, De Stefano N, Freedman MS, et al. Comparison of two dosing frequencies of subcutaneous interferon beta-1a in patients with a first clinical demyelinating event suggestive of multiple sclerosis (REFLEX): a phase 3 randomised controlled trial [published correction appears in Lancet Neurol. 2012;11(2):125]. Lancet Neurol. 2012;11(1):33-41. doi: 10.1016/S1474-4422(11)70262-9. [PubMed 22146409]
- Carranza-del Rio J, Clegg NJ, Moore A, Delgado MR. Use of trihexyphenidyl in children with cerebral palsy. Pediatr Neurol. 2011;44(3):202-206.[PubMed 21310336]